Aynı Ezgi İle Düğünde Oynuyor, Camide Ağlıyor...
"Aynı Ezgi İle Düğünde Oynuyor, Camide Ağlıyor..."
Süleyman ÖZEROL
“Hastalığı ortaya koyuyorum” diyen Dr. Halil Atılgan, "Kadersiz Türküler/ Türkülerle Din Ticareti" başlıklı sunumunu Halk Ozanları Kültür Derneği Âşık Mahzuni Şerif Salonunda gerçekleştirdi. Çok sayıda izleyicinin katıldığı sunumda Dr. Atılgan, halk türkülerimizi ilahi gibi okunduğunu, telif yasasının ve ahlaki boyutun gözardı edildiğini, bateri ile çalındığını, aynı ezgi ile düğünde oynandığını, camide ağlandığını; oysa ilahilerin söz, makam, usul, çalgı yönünden Klasik Türk müziği formu içinde değerlendirilmesi ve irfan oturuşu ile dile getirilmesi gerektiğini dile getirdi. İlgili kurum ve kuruluşların türkülerimize sahip çıkması gerektiğini belirten Atılgan, "Şiir yazanlar Türklerin tezgâhından geçmeli. Türkülerle doğduk, türkülerle gideceğiz. Türküler bizim aynamızdır. Acı, sevinç, keder, aşk, gurbet… Her şeyi bulabilirsiniz. Ne yazık ki talihsizdir, kadersizdir, sahipsizdir, anasızdır, babasızdır. Onun için de herkes istediği gibi kullanır onları. Hem de tepe tepe..." diyerek sitem etti.
"Halk Ozanları Kültür Derneğinde Aşık Mahzuni Şerif Salonunda bir Mahzuni anım ile başlamak istiyorum" diyen Atılgan doksanlı yıllara ait bir anısını anlattı.
İsmail Görer’in saz evindeyiz, türküler üzerine konuşuyoruz. İsmail Görer, Mahmut MAKAL, Ahmet Mortaş, Mahzuni ve adını şu an anımsamadığım biri daha var (İsmail Görer telefon ettiğinde Mehmet Özbek olduğunu söyledi). Burada “Öksüz Ali” bozlağını şiir olarak okudum. Mahzuni hayran kaldı...
Türküler…
Nazlı olur güzellerin eyisi
Deli gönül güzellerin delisi
Gayrı bizim elin karaçalısı
Gül oldu gidelim bizim ellere
Görüyorsunuz türkülerimizdeki anlatımı... Karaçalının gül olması ne demek?
Türküler…
Nazlı olur güzellerin eyisi
Deli gönül güzellerin delisi
Gayrı bizim elin karaçalısı
Gül oldu gidelim bizim ellere
Görüyorsunuz türkülerimizdeki anlatımı... Karaçalının gül olması ne demek?
Hakkı küstürdünse gel ki barışak
Hakikatın kervanına karışak
Derman senin olsun derdi bölüşek
Şekip'in bağrını deler durursun
Bakın, bakın! "Derman senin olsun, derdi bölüşek..." Var mı dünyanın başka bir yerinde böyle bir şey?"
“Kemiğim tarak et zülfün teline
“Kemiğim tarak et zülfün teline
Hatıra geldikçe tara sevdiğim”
Türküler, böyle dizelerle asaletli bir sevginin ürünü olarak bize ulaşmıştır.
Şiir yazanlar Türklerin tezgâhından geçmeli.
Türkülerle doğduk, türkülerle gideceğiz.
Türküler bizim aynamızdır. Acı, sevinç, keder, aşk, gurbet… Her şeyi bulabilirsiniz. Ne yazık ki talihsizdir, kadersizdir, sahipsizdir, anasızdır, babasızdır. Onun için de herkes istediği gibi kullanır onları. Hem de tepe tepe. Aranjmancılar – Popçular – Özgüncüler – Batıcılar kullananlar arasında ilk sırada yer alırlar. İsteyen hesabına nasıl geliyorsa öyle yorumlar. Sahipsiz olduğundan bir Allah’ın kulu çıkıp da: “Siz bu türkünün temasını, şemasını, ezgisini nasıl değiştiriyorsunuz” demez. Denmediği için de şamar oğlanıdır türküler. Gelen vurur giden vurur…
Şimdi de ilahi tacirleri vuruyor (Konuyu kural ve ölçütlere uygun olarak yapanlar ayrı tutulur). Ünlü türkülerin ezgileri alınarak dini içerikli sözler monte ediliyor, sonra da ilahi diye piyasaya sürülüyor. Ay bende olduktan sonra yıldızın kuyruğuna çarp…
İlahi nedir?
İlah, ilahe ve ilahi kavramları üzerinde durdu.
Dinsel şarkıdır…
Hem camide hem tekkede okunur.
Şarkı formuna karşılıktır.
Türk müziği içinde bir formdur. Söz, Makam, usul, çalgı yönünden Klasik Türk müziği formu içinde değerlendirilmelidir.
İrfan oturuşu ile dile getirilir.
Çalgılar hangileridir?
Bendir, kudüm, ney, nevbe, def…
Ama adam bateri ile çalıyor. Aynı ezgi ile düğünde oynuyor, camide ağlıyor.
Şiir yazanlar Türklerin tezgâhından geçmeli.
Türkülerle doğduk, türkülerle gideceğiz.
Türküler bizim aynamızdır. Acı, sevinç, keder, aşk, gurbet… Her şeyi bulabilirsiniz. Ne yazık ki talihsizdir, kadersizdir, sahipsizdir, anasızdır, babasızdır. Onun için de herkes istediği gibi kullanır onları. Hem de tepe tepe. Aranjmancılar – Popçular – Özgüncüler – Batıcılar kullananlar arasında ilk sırada yer alırlar. İsteyen hesabına nasıl geliyorsa öyle yorumlar. Sahipsiz olduğundan bir Allah’ın kulu çıkıp da: “Siz bu türkünün temasını, şemasını, ezgisini nasıl değiştiriyorsunuz” demez. Denmediği için de şamar oğlanıdır türküler. Gelen vurur giden vurur…
Şimdi de ilahi tacirleri vuruyor (Konuyu kural ve ölçütlere uygun olarak yapanlar ayrı tutulur). Ünlü türkülerin ezgileri alınarak dini içerikli sözler monte ediliyor, sonra da ilahi diye piyasaya sürülüyor. Ay bende olduktan sonra yıldızın kuyruğuna çarp…
İlahi nedir?
İlah, ilahe ve ilahi kavramları üzerinde durdu.
Dinsel şarkıdır…
Hem camide hem tekkede okunur.
Şarkı formuna karşılıktır.
Türk müziği içinde bir formdur. Söz, Makam, usul, çalgı yönünden Klasik Türk müziği formu içinde değerlendirilmelidir.
İrfan oturuşu ile dile getirilir.
Çalgılar hangileridir?
Bendir, kudüm, ney, nevbe, def…
Ama adam bateri ile çalıyor. Aynı ezgi ile düğünde oynuyor, camide ağlıyor.
Şimdi de ilahi haline getirilen türkülerden örnekler verelim.
1. Perişan bir divaneyim
Aynur Gürkan ve İzzet Kağıt’tan okuma örnekleri
Ali Ercan, “Medine’ye varamadım” adıyla ilahi yapmış…
2. Ulu dağlar gibi kar olan başım
Canan Başkaya’nın okuduğu türküyü, Abdurrahman Önül, Bilal-i Habeş adıyla ilahi yapmış.
3. Ben bir Yakup idim kendi halımda
Emel Taşçıoğlu’nun okuduğu türküyü, ara nağmelerde de Recep Kaymak’ın okuduğu, “Bir güzelin hasretinden ahından” türküsünü almış, İran filminden giriş yapılmış ve Grup Tayf tarafından “ilahi” olarak okunmuş.
4. Başın öne eğilmesin
Sabahattin Ali’nin Kerem güney tarafından bestelenen Selda, Edip Akbayram tarafından okunan, “Aldırma Gönül” olarak bilinen türkü, Abdurrahman Önül tarafından “Koy bizi de cennetine” adıyla ilahi olarak okunmuş. Girişinde de “Bekar Gezelim” türküsünün müziği eklenmiş.
5. Ağrı Dağından Uçtum
Ağrı Dağından Uçtum, Abdurrahman Önül tarafından “Aşkın ile aşıklar yansın” adıyla “ilahi” yapılmış.
6. Yeşil Ördek gibi daldım göllere
Grup Dergah, “Kıyamet gününde mahşer yerinde” adıyla “ilahi” yapmış…
7. Bir çift turna gördüm duru dallarda
Güçlü Soydemir adlı biri “Bir çift turna gördüm Kabe yolunda” adıyla “ilahi” yapmış.
Bütün "türkü"lerin ve alınarak "ilahi" yapılan biçimlerinin notalarını çıkarmış ve aynı olduğunu belirtiyor. Hepsinin kayıtları var ve daha çok örnek var. Ancak bu kadarla yetinelim ve Halil Atılganın anlatımından Osman Bölükbaşı ile ilgili bir anıyı dinleyelim.
Sonuç
Din ticareti… Merhum Osman Bölükbaşı iyi bir hatipti. (1913 Kırşehir -Mucur - 6 Şubat 2002 Ankara) Nazar Boncuğu, Tırıt Osman, Anadolu Fırtınası lakabıyla tanınmıştı. Uzun ömrü, renkli kişiliği, hazır cevaplılığı, muhalefet anlayışı ile Türkiye siyasetinde iz bırakanlar arasında yerini aldı. 6 Şubat 2002 tarihinde de göçtü gitti bu dünyadan. Fakat hiç unutulmadı. Kendine özgü yaşanmış fıkralarıyla hala yaşama devam ediyor. İşte çok bilinenlerden bir tanesi:
Kırşehir’den bir grup merhumu ziyarete gelirler. Hoş beşten sonra çaylar kahveler içilir. Hemşerileri Sn. Bölükbaşı’ya ticaret yapacaklarını, ama bir türlü hangi dalda, hangi konuda ticaret yapacaklarına karar veremediklerini söylerler. Bölükbaşı hazır cevap ya...
“Din Ticareti“ der. Sonra tekrar eder. Din ticareti. Din ticaret. En iyi ticaret Din Ticareti…Evet. Türkiye de en iyi ticaret Din Ticareti. Öyle olmasa bu kadar ilahi okuyan çıkar mıydı? İlahi Türk musikisiyle birlikte var olan bir tür. Eskiden de vardı. Şimdi de var. Ama şimdiki zaman ve zemin bu işin cılkını çıkardı.
Son Söz
Ey Muhammet’in ümmeti!
Kadersiz türkülerin yapıcıları, Ali, Murtaza, Hasan, Hüseyin. Taki, Naki, Askeri… Türkü seven herkes… Âdemoğlu… Duydunuz mu? Amatör Halk Müziği Korolarının değerli elemanları, elini kulağına atıp ta bir defa türkü söylemeyen aziz Türk Milletinin değerli vatandaşları, cemiyetler, kurum ve kuruluşlar. Hayvan sevenler derneğinin değerli üyeleri. Fenerbahçeliler, Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar… Bildiğiniz, yıllardır söylediğiniz: “Yeşil ördek gibi daldım göllere”, “Bir çift turna gördüm durur dallarda”, “Ağrı dağından uçtum”, “Tuna nehri akmam diyor”, “Ela gözlüm ben bu elden gidersem”, “Asker oldum giydim yelek”, “Eyvanına vardım eyvanı çamur”, “Vardın Hint eline kumaş getirdin” adlı türkülerimiz ilahi oldu.
Duydunuz mu? Dinlediniz mi? Biliyor musunuz? Evet, ilahi oldu. Dini kanallarda CD’leri sabahlara kadar dönüyor. Her gün kadersiz türkülere bir yenisi daha ekleniyor. Sizler eliniz kolunuz bağlı böyle duracak mısınız? Yoksa Kadersiz Türküler’i kurtarmak için seferberlik mi ilan edeceksiniz. Yoksa: Allah! Allah! Diyerek Kadersiz Türküler’in kaderini mi değiştireceksiniz…
Atılgan, OZAN-DER dernek olarak bu işi dile getirir, baroya giderse bir hizmet olur.
MESAM, İstanbul, Ankara, İzmir Barolarına, Diyanet'e gönderdim yazıyı, üç ay oldu, yanıt alamadım.
200 sayfadan fazla belge var elimde.
Ortak başvuru yapılması uygundur.
Türkülere sahip çıkmak ve var olan bu konuya da sahip çıkmak gerekir.
Üyeler ve konuklar görüşlerini dile getirdiler, sorular sordular, açıklamalar yapıldı, yanıtlar verildi.
“Hastalığı ortaya koyuyorum” diyen Halil Atılgan’ın bu belirlemeleri ve yapılacak çalışmalar mutlaka kültürel varlıklarımızın daha sağlıklı olarak gelecek kuşaklara aktarılmasına aracı olacaktır.
Para için “her şey mubah” mantığı ile hareket eden, dinini de kullanmaktan çekinmeyenlerin gittikçe çoğaldığı düşünüldüğünde, bu tür olaylar halk kültürümüze çok zarar verecek demektir.
1. Perişan bir divaneyim
Aynur Gürkan ve İzzet Kağıt’tan okuma örnekleri
Ali Ercan, “Medine’ye varamadım” adıyla ilahi yapmış…
2. Ulu dağlar gibi kar olan başım
Canan Başkaya’nın okuduğu türküyü, Abdurrahman Önül, Bilal-i Habeş adıyla ilahi yapmış.
3. Ben bir Yakup idim kendi halımda
Emel Taşçıoğlu’nun okuduğu türküyü, ara nağmelerde de Recep Kaymak’ın okuduğu, “Bir güzelin hasretinden ahından” türküsünü almış, İran filminden giriş yapılmış ve Grup Tayf tarafından “ilahi” olarak okunmuş.
4. Başın öne eğilmesin
Sabahattin Ali’nin Kerem güney tarafından bestelenen Selda, Edip Akbayram tarafından okunan, “Aldırma Gönül” olarak bilinen türkü, Abdurrahman Önül tarafından “Koy bizi de cennetine” adıyla ilahi olarak okunmuş. Girişinde de “Bekar Gezelim” türküsünün müziği eklenmiş.
5. Ağrı Dağından Uçtum
Ağrı Dağından Uçtum, Abdurrahman Önül tarafından “Aşkın ile aşıklar yansın” adıyla “ilahi” yapılmış.
6. Yeşil Ördek gibi daldım göllere
Grup Dergah, “Kıyamet gününde mahşer yerinde” adıyla “ilahi” yapmış…
7. Bir çift turna gördüm duru dallarda
Güçlü Soydemir adlı biri “Bir çift turna gördüm Kabe yolunda” adıyla “ilahi” yapmış.
Bütün "türkü"lerin ve alınarak "ilahi" yapılan biçimlerinin notalarını çıkarmış ve aynı olduğunu belirtiyor. Hepsinin kayıtları var ve daha çok örnek var. Ancak bu kadarla yetinelim ve Halil Atılganın anlatımından Osman Bölükbaşı ile ilgili bir anıyı dinleyelim.
Sonuç
Din ticareti… Merhum Osman Bölükbaşı iyi bir hatipti. (1913 Kırşehir -Mucur - 6 Şubat 2002 Ankara) Nazar Boncuğu, Tırıt Osman, Anadolu Fırtınası lakabıyla tanınmıştı. Uzun ömrü, renkli kişiliği, hazır cevaplılığı, muhalefet anlayışı ile Türkiye siyasetinde iz bırakanlar arasında yerini aldı. 6 Şubat 2002 tarihinde de göçtü gitti bu dünyadan. Fakat hiç unutulmadı. Kendine özgü yaşanmış fıkralarıyla hala yaşama devam ediyor. İşte çok bilinenlerden bir tanesi:
Kırşehir’den bir grup merhumu ziyarete gelirler. Hoş beşten sonra çaylar kahveler içilir. Hemşerileri Sn. Bölükbaşı’ya ticaret yapacaklarını, ama bir türlü hangi dalda, hangi konuda ticaret yapacaklarına karar veremediklerini söylerler. Bölükbaşı hazır cevap ya...
“Din Ticareti“ der. Sonra tekrar eder. Din ticareti. Din ticaret. En iyi ticaret Din Ticareti…Evet. Türkiye de en iyi ticaret Din Ticareti. Öyle olmasa bu kadar ilahi okuyan çıkar mıydı? İlahi Türk musikisiyle birlikte var olan bir tür. Eskiden de vardı. Şimdi de var. Ama şimdiki zaman ve zemin bu işin cılkını çıkardı.
Son Söz
Ey Muhammet’in ümmeti!
Kadersiz türkülerin yapıcıları, Ali, Murtaza, Hasan, Hüseyin. Taki, Naki, Askeri… Türkü seven herkes… Âdemoğlu… Duydunuz mu? Amatör Halk Müziği Korolarının değerli elemanları, elini kulağına atıp ta bir defa türkü söylemeyen aziz Türk Milletinin değerli vatandaşları, cemiyetler, kurum ve kuruluşlar. Hayvan sevenler derneğinin değerli üyeleri. Fenerbahçeliler, Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar… Bildiğiniz, yıllardır söylediğiniz: “Yeşil ördek gibi daldım göllere”, “Bir çift turna gördüm durur dallarda”, “Ağrı dağından uçtum”, “Tuna nehri akmam diyor”, “Ela gözlüm ben bu elden gidersem”, “Asker oldum giydim yelek”, “Eyvanına vardım eyvanı çamur”, “Vardın Hint eline kumaş getirdin” adlı türkülerimiz ilahi oldu.
Duydunuz mu? Dinlediniz mi? Biliyor musunuz? Evet, ilahi oldu. Dini kanallarda CD’leri sabahlara kadar dönüyor. Her gün kadersiz türkülere bir yenisi daha ekleniyor. Sizler eliniz kolunuz bağlı böyle duracak mısınız? Yoksa Kadersiz Türküler’i kurtarmak için seferberlik mi ilan edeceksiniz. Yoksa: Allah! Allah! Diyerek Kadersiz Türküler’in kaderini mi değiştireceksiniz…
Atılgan, OZAN-DER dernek olarak bu işi dile getirir, baroya giderse bir hizmet olur.
MESAM, İstanbul, Ankara, İzmir Barolarına, Diyanet'e gönderdim yazıyı, üç ay oldu, yanıt alamadım.
200 sayfadan fazla belge var elimde.
Ortak başvuru yapılması uygundur.
Türkülere sahip çıkmak ve var olan bu konuya da sahip çıkmak gerekir.
Üyeler ve konuklar görüşlerini dile getirdiler, sorular sordular, açıklamalar yapıldı, yanıtlar verildi.
“Hastalığı ortaya koyuyorum” diyen Halil Atılgan’ın bu belirlemeleri ve yapılacak çalışmalar mutlaka kültürel varlıklarımızın daha sağlıklı olarak gelecek kuşaklara aktarılmasına aracı olacaktır.
Para için “her şey mubah” mantığı ile hareket eden, dinini de kullanmaktan çekinmeyenlerin gittikçe çoğaldığı düşünüldüğünde, bu tür olaylar halk kültürümüze çok zarar verecek demektir.
Yorumlar
Yorum Gönder