Cehalet, Önyargı, Sevgisizlik, Çıkarcılık...
Cehalet, Önyargı, Sevgisizlik, Çıkarcılık...
Süleyman ÖZEROL
Halk
Ozanları Kültür Derneğinde her Cumartesi günü gerçekleştirilen 'Cumartesi
Etkinlikleri' kapsamında bu hafta (2 Nisan 2016) 13.00-16.00 saatleri arasında Mustafa
Aksu “Çingene Alevileri” konulu
konferansını gerçekleştirdi. Yazar Mustafa Aksu, Çingenelerden ve Alevilerden söz
etti. Ortak özelliklerinin iftiraya uğramak, hakaret ve baskı ile karşılaşmak
olduğunu; bunda da en önemli etkenin ayrımcılık olduğunu, ayrımcılığın da cehalet,
önyargı, sevgisizlik, çıkarcılık gibi olumsuzluklardan kaynaklandığını dile
getirdi. Konferans notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu
108. Konferansım… İnanılması zor ama gerçek olan olayları anlatmak istiyorum. Konuyu
şimdiye kadar işleyen çıkmadı. “Türkiye’de Çingene Olmak” kitabımda dile getirdim.
4. Basımı yapılacak. Konuyla ilgili çok kitap var, ancak gerçek olmayan
bilgiler var kitaplarda.
Ben
doğuştan Çingeneyim...
Açılım
konusu oldu, bakan Faruk çelik, “Neden memur olamıyorsunuz?” diyor. “Neden milletvekili,
neden bakan olamıyorsunuz?” diyorlar. Oysa yasalar her yurttaşa göredir...
Şimdiye
kadar iki başbakan, bir başbakan yardımcısı oldu. Beş bilim adamı var. Türkiye'nin ilk kadın valisi de Çingenedir.
Çingeneler
okutulmamış, "Vazgeç, boş ver, seni okutmazlar, Çingene’sin denilmiştir. İlkokuldan
sonra Çingenelerde okuyan görmedim. Yasal engel yok, ancak toplumsal baskı var.
Ben kendimi hep elimde bir çanta varmış gibi hissettim, sonuna kadar da okudum.
Sapına kadar da solcu olmak gerekiyor, haklarımızı aramak için…
Çingeneler Hakkında
Ansiklopedik
bilgilere göre Çingenelerin anayurdu Hindistan’dır. 900. Yüzyılda batıya doğru
üç kola dağılmışlardır.
1.
Ortadoğu, Mısır ve Afrika…
2.
Kafkaslar, Rusya…
3.
Anadolu, Balkanlar, Avrupa…
Çingenelerin
dili Çingenece’dir. Bulundukları yerlerde kendileri gibi dillerini de gizlemişler,
zamanla unutmuşlar.
Çingeneler için "inançsız" denmektedir. Oysa Çingeneler de diğer insanlar gibi yaşadıkları bölgelerde dinsel inançlara sahip olmuşlardır. Köyümüzde herkes Sünnidir, ben otuz beş yaşından sonra Aleviliği benimsedim. Aleviliğin yaşam tarzını kendime uygun buldum.
Anadolu’da
Çingene deyince hemen akla göçebe toplum gelir. Oysa her toplumda göçebelik
vardır.
Türkiye’de
farklıdır… Elekçilik, kalburculuk, demircilik, kalaycılık ve benzeri işler ile
para kazanmak için başka yerlere giderler. Gittikleri yerde üretim yaparlar,
para kazanıp dönerler. 1950-1960’lı yıllarda bazı işler fabrikasyon hale
gelince bazıları bu işleri bırakmak zorunda kalırlar. Bakır kapların yerini
kalaylanmayan kaplar aldığında kalaycılığı bıraktıkları gibi…
Bohçacılık
yaparlar…
Almanya’ya
gidenler oldu, bazıları da zengin duruma geldiler, bohçacılığı arabaları ile
yapmaya başladılar.
Tuvalet
çukurlarını kim temizler? En ağır, zor işleri kim yapar? Çingeneler…
Müzisyenler,
çiçekçilik yapanlar, ayakkabı boyacıları, meyvecilik yapanlar, esnaflık
yapanlar, kağıt ve hurda toplayıcılığı yapanlar vardır. Hemen her işle
uğraşırlar…
Poşa,
Kudret, Beyzade, arabacı, Elekçi, Kalaycı, Demirci, Esmer Vatandaş gibi adlar
verilmiştir.
İnsan
hakları nedir? Yaşamsal haklardır…
İnsanlara
dil, din, ırk, cins ve benzeri nedenlerle ayırımcılık yapılmaz, yapılmamalı. Peki,
neden ayrımcılık yapılıyor?
Cehaletten,
önyargıdan, sevgisizlikten, çıkarcılıktan…
Alevi
toplumu hakkında “mum söndü” iftirası bitmiş değildir. Çingeneler için
“inançsız” iftirası da…
Kahramanmaraş,
Çorum Alevi katliamları, 1993 Sivas’ta 37 aydının yakılması…
Bunları
yaptıranlar duyarlı olabilir mi?
5
Ocak 2010, Manisa Selendi’de 23 Çingenenin evinini yakılması ve Salihli’ye
göç…
Yalova’da
bir bayan öğretmenin Çingene çocuklarının inançlarını belirleme anketi yapması…
Doksanlı
yıllarda Edirne’de bir Çingene imam olur ve bir yere atanır, o gitmeden Çingene
olduğu haberi gider, “Çingene’nin arkasında namaz kılmayız” derler.
Bütün bunlar insanlık dışıdır ve insanlık suçudur.
Bir Çerkez kızı ile
evlendim…
Ne
ben Çingene’yim dedim ne de o Çerkez olduğunu söyledi. Ancak ileride mutlaka
bilinecek diye açıklamak istedim. Zonguldak’tayız… Çingene olduğumu söyleyince
o da, “Ben de Çerkez kızıyım” dedi.
“Okuyunca
Çingene kızı ile evlenmez” der bir arkadaşım. Nişanlımın ailesine benim Çingene
olduğumu bildiren bir mektup yazar. Mektup nişanlımın babasının eline geçer.
“Meğer damat olacak Çingene imiş” der. Ama diğer yandan, “Mustafa Çingene
olamaz” der.
Çingene
fotoğrafı ülkemizde farklı, bunu silmek zor…
Eskişehir’deyim,
mektup yazıyor, “Mustafa cevap ver” diyor. Ben de, “Hırsız değilim, katil değil
ama Çingene’yim” diye yazdım.
Evlendik,
35 yıl sonra ikisi de vefat ettiler. Dört damatları içinde ne çok beni
severlerdi.
On
yıl sonra kitaplarımı yayınlamaya başladım, artık herkes benim Çingene olduğumu
öğrendi. İki baldızım da Çingene olduğumu öğreniyor. 45 yıl sonra yani…
Batıkent’teki evimize gelirler, eşim onlara, “Ekonomik mutluluğunuz benden iyi olabilir
ama benim mutluluğum daha iyi” der.
El
sıkmakla, sarılmakla, öpüşmekle Çingenelik bulaşmaz!
Evliliğimizin
60. Yılını bitirdik…
Etkinlikler, Yayınlar...
Daha
çok üniversitelerde konferanslar verdim. Baroda verdim… Bu Pazartesi Ulus’ta
Kültür Bakanlığı personeline konferans vereceğim.
Otuzu
aşkın televizyon programına katıldım.
“Türkiye’de
Çingene Olmak” kitabım yayınlandı, genişletilmiş dördüncü baskısı hazırlandı,
yakın zamanda basılacak. Yeni kitap çalışmam, “Bir Çingenenin Ayrımcılıkla
Mücadelesi ve Kazanımları” yakın zamanda yayınlanacak.
Diyanette
fetva genelgesi yerine getirilmedi.
http://cingeneyiz.blogspot.com.tr/, sitemiz Ali Mezarcıoğlu tarafından yürütülüyor. Bu site yoluyla bize ulaşabilirsiniz, görüş ve düşünceklerinizi iletebilirsiniz.
Anılar…
Alevilere
yapılanlar Çingenelere de yapılır, anlatım farkları vardır. ben bunlardan bazılarını anlatmak istiyorum diyen Aksu, yaşadığı birçok olayı anlattı soruları yanıtladı ve sözlerini şöyle bağladı;
"İnsanlara
gerçeği anlatmalı, ben bunları yapıyorum..."
Yorumlar
Yorum Gönder