OZAN DER Tarihçe

OZAN DER Tarihçe Çalışması
 
Süleyman ÖZEROL

Ozan Muharrem Yazıcıoğlu söyleşilerimize, birlikte katıldığımız televizyon programlarında, bazı kitaplarında ‘ozan’ı şöyle tanımlardı:
“Şiir yazması ile şair, şiirlerini bestelemesi ile bestekâr, çalıp söylemesi ile saz ve ses sanatçısı, kendi yöresinin türkülerini derleyerek çalıp söylemesi ile yerel sanatçı, halkın gözü, kulağı, dili olması ile de aydındır. Ozan, bu beş yükü omuzlamıştır.”
Ozan için bu tanımı çok yerinde bulduğumu ve önemsediğimi belirtmeliyim. Yüzyıllardır yaşamöyküleri, yapıtları ve halkımızın kültürünü günümüze taşımalarıyla ozanlarımız unutulmuyor. Çünkü “türkülerimizi yapanlar, yasalarımızı yapanlardan daha güçlü” olarak halkın belleğinde yer ediyor ve tarihe geçiyorlar.
Şöyle bir dönüp geriye baktığımızda, Osmanlı döneminde yurttaş bile sayılmayan eğitimsiz bırakılmış, ihmal edilmiş Anadolu halkının sorunlarını dile getiren ozanların her dönemde zorluklarla karşılaştıklarını, yaşamları pahasına da olsa halkın gözü kulağı dili olmayı sürdürdüklerini görüyoruz. Daha Cumhuriyetin ilk on yılı içinde bile Anadolu halkının sakalı bıyığı kesilerek bağlamasının elinden alınıp başında parçalandığı gerçeği de acı bir tablo olarak anımsanacaktır. Süreçte DP ve AP iktidarları dönemlerinde çeşitli konser ve etkinliklerde ozanlarımızın, aydınlarımızın başlarına gelmedik kalmamıştır. Hatta Kayseri’de bir sinemada halk ile birlikte yakılmak istenmiştir (Yakın tarihimizde de Madımak olayını unutmayalım).
Baskı, işkence ve yıldırma politikaları sürer, derken 12 Mart 1971 askeri darbesi yapılır. Sağ gösterip sol vuran darbede yine gençler, aydınlar ve ozanlar hedeflenir. Takip eden yıllarda Kıbrıs savaşı, ambargo, karaborsacılık, hayali ihracat ve vurgunculuğun yoğunlaştığı bu dönemde halk ozanları seslerini yükselterek halkın yanında yer alırlar. Ölümle burun buruna geldikleri günler olur. Daha güçlü olmak ve güçlerini birleştirmek amacıyla anayasanın tanıdığı örgütlenme haklarını kullanarak 1974 yılında Ankara’da Halk Ozanları Kültür Derneğini kurarlar. Derneğin kurucuları Hüseyin Çırakman, Müslüm Dalkılıç, Murat Güvendik, Haşimi Aslıhak, Ali Gürbüz, Sadık Doyuran, Emini Düştü, Hüseyin Hökelek’tir.
Milliyetçi Cephe faşizmi döneminde iyice bilenen ozanlar halkın sıkıntılarını dile getiren yapıtlarını vermeyi sürdürürler, bununla birlikte plak, kaset, kitap ve konserleriyle halka ulaşırlar. Bu süreçte çağdaş ve yaşayan halk ozanları ile ilgili derleme ve araştırma kitapları yayını ile halk ozanlarını daha iyi tanır. Ozan Dolu Anadolu, Yürü Bre Hızır Paşa gibi…
12 Eylül 1980 askeri darbesinde on yıl öncesindeki gibi yine aydınlar, ilericiler, öğrenciler ve ozanlar tırpanlanır. Mahzuni, İhsani, Yoksuli, Çırakman ve daha birçok ozan türkülerimizden korkanların işkence tezgâhlarından geçerler.
Seksenli yılların ortalarına doğru Arif Sağ, Musa Eroğlu, Yavuz Top, Muhlis Akarsu “Muhabbet” adlı kasetlerle ve ülkenizin çeşitli yerlerinde açılan kurslarla halk müziğine ilgi artar, türkülerimiz ve ozanlarımız gündeme getirilir. Bu duruma koşut olarak gelişen teknoloji ile birlikte plakçılığın yerini alan kasetçilik, daha ileri bir süreçte CD kaydı gelişir. Köylerden kentlere gelen ozanları sayısı artar. Konserler yerine radyo ve televizyon gibi işitsel ve görsel basın yoluyla halka ulaşırlar. Halka ulaşmanın ve kayıtların kolaylaşması ile birlikte halk ile ozanların iletişimi de zayıflar.
Kültür Bakanlığı önce Milli Folklor Araştırma Dairesi (MİFAD), sonra Halk Kültünü Araştırma Geliştirme Merkezi (HAGEM) adıyla yapılandırdığı birimleriyle halk kültürü derleme ve araştırmalarını geliştirir. Bu kapsamda halk ozanlarını belirleme ev kaydetme çalışmaları yapılır. Yaşayan Halk Ozanları Antolojisi, Halk Ozanları gibi kitap yayınları yapılır, bazı halk ozanlarının kitapları yayınlanır. Çeşitli yarışmalar düzenleyerek halk ozanlarının yeni ürünler vermeler, sağlanır ve bunlar kitap olarak yayınlanır. Fikri Sağlar’ın Kültür Bakanlığı döneminde altı satı çıkarılan Halk Ozanlarının Sesi dergisi ozanların yaşamlarıyla ilgili bilgileriyle, söyleşilerle ve şiirlerle ozanlarla ilgili bilgi ve belgelerin kayıt altına alınmasına hizmet eder. Bakanlık bünyesinde var olan Halk Ozanları Müdürlüğü 2009 yılında kapatılır, daha sonra Halk Oyunları Müdürlüğü ile birleştirilir.
Vakıf dağıldıktan sonra ozanların sekiz dernekte örgütlendiğini görüyoruz. 2005 yılında başlatılan ozan derneklerinin birleştirilmesi düşüncesi ancak 2009 yılında dört derneğin Ozan-Der çatısı altında toplanmasıyla gerçekleştirilir.

1. Halk Ozanları Kültür Derneği
2. Ozanlar Birliği Derneği
3. Tüm Halk Ozanları Topluluğu
4. Anadolu Halk Ozanları Derneği

Dört derneğin Ozan-Der çatısı altında birleştiğinden sonra üye oldum, gazeteci olmam itibarıyla da basın konularında yardımcı olmaya başladım. 2011 kongresinde Danışma Kurulu Üyesi olarak görev aldım. Yönetim kurulu ve Danışma Kuruluna bir öneri götürerek Halk Ozanları Kültür Derneği’nin tarihçesini hazırlamak istediğimi, “1994 yılında kurulan Halk Ozanları Kültür Derneği, 2014 yılında kırk yaşında olacak. Bu kırk yılın anısına bir kitap hazırlayarak kalıcı bir miras bırak amacıyla derneğin tarihçesini hazırlamak istiyorum” diyerek belirttim.
Bu önerim hem yönetim kurulunda hem de danışma kurulunda benimsendi ve önemsendi. Bunun üzerine 1974 yılından itibaren derneği ilgilendiren her şeye ulaşmak amacıyla bir program geliştirdim. Bu programı 2012-2013 kışından itibaren de uygulamaya başladım ve tarihçe çalışması hala sürüyor. Konu ile ilgili bilgi ve belgelerin ulaşmasını da bekliyorum.

20 Kasım 2012 Çarşamba

ADRES: 
Halk Ozanları Kültür Derneği
Adakale Sokak. No: 8/9, Sağlık, 06430 Çankaya/Ankara

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OZAN-DER'den 'Deyişlerin Dili' Etkinliği

Ozan-Der 50. Yılını Kutluyor

Malatyalı Ozan Yeniden Başkan